top of page

Boşluklar



Yaşamımızda duygularımızı nereye koyacağımızı, nerede hangisini aktif edeceğimizi, onları davranışlarımıza nasıl yansıtacağımızı bir türlü kestiremediğimiz süreçlerimiz olur. Duygular düşüncelerin; davranışlar ise duyguların beslediği yönlerimizdir. Zihnimizde oluşan karşımızdaki insanın bizimle alay etmesi fikrine sinirleniriz, sinirlenmek de verdiğimiz olumsuz tepkiler olarak dışa yansır. Sevdiğim bir arkadaşım konuşmalarımızdan birinde “hayat bizleri bazen beklemediğimiz şeylerle karşılaştırır” demişti. İşte tam da bu gibi durumlarda boşluğa düşmüş hissine kapılmamız olası. Beklenmedik durumlarda düşünceler beynimizi ele geçirip yoğun duygulara maruz kalmamıza neden olabilir, ta ki beynimizi ve kalbimizi bomboş hissetmeye, hatta hissizleşip tepkisizleşmeye başlayana kadar. Duygu yoğunluğu herkes için aynı seviye aralıklarını temsil ediyor olmasa da hepimiz için bir üst sınır var ve bu üst sınırı aştığımızda kendimizi nasıl baş edeceğimizi bilmediğimiz bir karmaşanın içerisinde bulabiliriz. Boşluğu yaratan yoğun duygular olumsuz olmak zorunda değiller, olumlu olsalar dahi onlara alışkın olmamak yine boşluk sonucunu doğurabiliyor. Hayatından birinin çıkması ya da yeni güzel bir eve taşınmak seni bocalatıp boşluğun kucağına atabilir. İnsan beyni yüksek tempolu duygu değişimlerini hazmedemediği için de duyguların tamamını yaşamayı reddedebilir.



Boşluk durumu yaşamının bir roman olduğu ve senin de romanın okuyucusu ya da anlatıcısından öteye geçemediğin, sadece tanık olduğun hissine kapılmana neden olur. Daha öncesinde büyük bir zevkle yaptığın aktiviteler, yediğin yemekler, gezdiğin yerler anlamını yitirmiş, öylesine yapılan eylemler haline gelmiştir. İnsan bu boşluğun yarattığı tahribi azaltmak için anlık kurtarışlara meyledebilir. Alkol, sigara, uyuşturucu bağımlılıkları, yeme bozuklukları, gereksiz alışverişler yapma, yanlış ilişkiler kurma bu süreçte rahatlama yaşamak için sığınılacak limanlar olarak görünüp birçok hatayı beraberinde getirebilir. Ancak hiçbiri duygusal boşluğun tedavi yöntemi olmadıkları için başlarda kısa tatminler sağlayıp süreç ilerledikçe kontrol edilemez haldeki bağımlılıklara dönüşürler. Boşluk hissi aşılmadığı gibi bir de bağımlılıkların götürüleriyle baş başa kalırız.



Çocukluk dönemlerinde ebeveynleri tarafından istekleri, ihtiyaçları göz ardı edilmiş bireylerin boşluk hissine düşme olasılığı; sağlıklı çocukluk dönemi geçirmiş bireylere oranla daha yüksektir. Ebeveynleriyle sevgi ve güven bağını oturtamamış bir çocuk gelecekte karşılaştığı herkesi, her durumu potansiyel tehlike görmeye meyillidir ve böyle bireyler sağlıklı duygular besleyemez, yüksek olasılıkla çeşitli takıntı ya da bağımlılıklara sahip olmaya adaylardır.



Boşluk hissinden kurtulabilmek için öncelikle onu kabullenmelisin. Reddetmek şiddetinin daha da artmasına ve geri dönüş yolunun uzamasına neden olabilir. Bu durumdan kurtulabilmenin yolu boşluğun nedenini bulabilmendir. Sorununun temelinde yatan problemi çözüme kavuşturamasan dahi farkındalığını kazanman daha kolay baş etmeni sağlayacaktır. Boşluk hissiyle mücadele ederken sana iyi gelmeyen kişi ve durumlardan uzak durmaya çalışmalı; kendine zaman ayırıp, özen göstermelisin. Seni dibe çeken insanlarla sık sık aynı ortamı paylaşmak zorunda olsan da zihnini kendinle, farklı şeylerle meşgul etmeyi denemeli, karşı tarafın fikirlerinin ve tavırlarının seni değil onu temsil ettiğini kendine hatırlatmalısın. Kendinle olan ilişkini gözden geçirip kendini daha çok dinlemeli, kendine daha şefkatli yaklaşmalısın. Bu süreç senin duygu durumunu bozan kişileri ve durumları daha kolay ayırt etmeni, boşluğa düşmenin nedenini daha kolay bulabilmeni ve daha sonrasında tedbirlerini daha sağlam alıp düzlüğe daha kolay çıkabilmeni sağlayacak. Bu süreçte kendine yeni amaçlar edinebilir, öncesinde sana iyi gelen eylemleri o anda zevk almasan dahi hayatına tekrar katabilir ve günlerinin birbirinin kopyası olduğu inancını kırmak için gün içerisinde kısacık zamanlara hiç denemediğin aktiviteler ekleyebilirsin. Deneyimlediğin bu yeni eylemler hoşuna gitmese de günlerinin birbirinden farklılaşması seni besleyecektir, memnun kaldığın bir eylemi bulana kadar aramaya devam edebilirsin. Ayrıca fiziksel sağlığının ruhsal sağlığın üzerindeki etkilerini göz ardı etmeyip sağlıklı beslenmeli ve uyumayı ihmal etmemelisin. Kendi başına yeterli olduğunu sık sık hatırlamalı, özgüvenini kıracak fikirlere zihnini kapattığına dair kendinle anlaşma yapmalısın. Son olarak bunun bir süreç olduğunu, doğru ve yanlışlarınla seni sen yapan her şeyini kabul ederek yola devam ettiğini unutmamalısın. Hiçbir şey sonsuza dek kalıcı değil, elbet geçecek. Ne de olsa insan her zaman aynı hızda ilerlemek zorunda değil hayatta. Yolun sonuna ne kadar var hiçbirimiz bilmiyoruz, ancak istesen de istemesen de seyir almaya devam ediyorsun.




Yolun ara sıra ikisine de uğrayacak ancak yolun sonunda geri dönüp baktığında genellikle kurak arazilerden mi yoksa yemyeşil ormanlardan mı geçmişsin, sen seçeceksin. ❣


 
 
 

Comments


DİĞER İÇERİKLER
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Instagram Social Icon

© 2023 by DO IT YOURSELF. Proudly created with Wix.com

bottom of page