top of page

Mesafeler

ree

"Mesafe" her zaman bir Serdar Ortaç şarkısından ibaret değildir!


Bugün seninle iki noktanın birbirinden ne kadar ayrı olduğunu sayısal olarak ifade eden bu kelime üzerine konuşalım istiyorum. Ancak biz mesafelere ruhsuz birer sayısal veri olarak yaklaşmayacağız; birimi yerine göre kalp kırığı olacak, yerine göre ise kalp merhemi… Kültürümüz gereği olsa gerek mesafe dediğimizde aklımıza hep olumsuz düşünceler geliyor. Uzaklık, gurbet, sıla derken durumu trajik bir konuma alıp kalp kırıklarımız ve yaralarımızla sağlıklı bakış çerçevelerimizi kaybediyoruz. Ancak mesafeler sandığımız gibi hep olumsuz anlamlar taşımıyor olabilir mi? Bakalım, görelim.


Mesafeyi terimsel olarak ifade ederken söylediğim o iki noktanın farklı türlerini örneklerde görebiliriz. Durumuna göre bir kişiyle, kurumla, düşünce ya da yaşayış biçimiyle mesafeli olabiliriz. Bu kimi zaman nasıl ayak uyduracağını bilmemekten kaynaklanır, kimi zamansa zaten bizler ona ayak uydurmayı tercih etmeyiz. Bize uymaz, bizimle uyuşmaz, bizde eğreti durur. Kimi düşünce kalıbı bizim zihnimizde, kimi tutum bizim üzerimizde, kimi insan da bizim hayatımızda; eğreti durur ve ister istemez mesafeler baş göstermeye başlar. Bu hareket bilinçli olsun ya da olmasın güzel bir sınır çizimidir aslında ve sınırlarımızı korumak ruh sağlığımızı korumakla eş değerdir. Kendimi soyutlamayı tercih ettiğim ya da bilinçli bir şekilde yapmasam da kendimi çoktan soyutlanmış bulduğum durumlar benim kendime ve çevreme kim olduğumu anlatma ve kendimi gerçekleştirme yöntemlerim bir bakıma.


Sana uymamasına, içinin tam kabul etmemesine rağmen aldığın bir karar, görüşmeye devam ettiğin bir kişiyle ilişkin ya da yapmaya devam ettiğin bir iş öyle ya da böyle patlak vermeye mahkumdur. Örneğin herhangi bir diyalogta karşımızdaki kişi bizi tabiri caizse çok da "sallamadığında" ne hissettiğimize bir kulak verelim. Özdeğer sorguları, kendimize ve karşı tarafa hiddetlenme, karşı tarafı saygısızlıkla, kendimizi kendini ifade edememekle suçlamalar vs vs... Peki kendine uygun olmayan işleri, ilişkileri ve yaşayış biçimlerini sürdürmeye çalışırken, onlara karşı mesafe koymazken de kendini "sallamamış", ciddiye almamış olmuyor musun? Sürdürmeye çalıştığın şey her neyse, o ciddiye alınmaya değer de sen değil misin? Sürdürmeye çalıştığın bu süreçte kendini, fikirlerini, isteklerini ne kadar görmezden geldiğinin farkına var. Görülmemek küçük düşürücüdür, hele ki kendin tarafından. Başkalarının zihnindeki seni esasen kendi zihnindeki sen oluşturur. Bazı mesafeler tam da bu gibi sebeplerden ötürü gerekli ve hatta hayatidir.


Mesafelerin dilinden dökülmeyen kararlarındır ve açıklama yapmana gerek kalmadan ne istediğini karşındakilere kolaylıkla anlatmış olursun. Alkol tüketmemene rağmen kullanılan bir ortamda bulunduğunda kullanmadığını anlatmak durumunda kalabilirsin ancak bu gibi ortamlara mesafeli olmayı tercih ederek zaten halinle bunu çoktan ifade etmiş olursun. Bir ilişki senin sınırlarına uymayan çizgilerde ilerliyordur ve sen bunu ifade etmeye çalıştıkça anlaşılmadığını fark ediyorsundur ancak açıklamaya çalışmak yerine o çizgilerde ilerlememeyi tercih edip; ikili ilişkine mesafeli bir tutumla yaklaşırsan yine halinle memnuniyetsizliğini en kısa yoldan ifade etmiş olursun. Mesafelerin seni yormadan sana nasıl davranılmasını istediğini, neler yapmaktan hoşlandığını, nasıl bir düşünce yapın olduğunu, kısacası senin kim olduğunu herkese haykırır.




Yani mesafeler her zaman yaralayıcı olmak zorunda değildir. Bazen de en büyük kalkanımızdır. Seni sen olmaktan uzaklaştıran, sana iyi gelmeyen şeylere karşı mesafeni koru ve mümkünse en yakın mesafende kendini tut.



 
 
 
DİĞER İÇERİKLER
Search By Tags
Follow Us
  • Facebook Social Icon
  • Twitter Social Icon
  • Instagram Social Icon

© 2023 by DO IT YOURSELF. Proudly created with Wix.com

bottom of page