Değişim
- Şeyma Demirci Yıldırım
- 10 Oca 2021
- 4 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Mar 2021

Herkes gibi kendinde, hayatında, çevrende değiştirmek istediğin şeyler var değil mi? Hayatındaki bazı parçalardan memnun değilsin ya da mevcut durumu daha iyi hale getirmeyi hedefliyorsun. Peki bu değişimleri dilemekten öte neler yapabilirsin? Hadi biraz bunun üzerine konuşalım.
“Sen çok değiştin” cümlesi bile insanın değişime bakışının özeti gibi geliyor bana. Değişim her zaman kötü olmak zorunda mıdır? Hiç sanmıyorum. Değişim için herkesin seferberliğini beklemek zorunda mıyız? İşte bunu hiç hiç sanmıyorum. Yakın bir geçmişe kadar hayatımda memnun olmadığım birçok şey için değişimin beni bulmasını beklediğimi, insanların beni anlamasını ve ona göre davranmalarını istediğimi fark ettim. Bu bir döngü haline gelmişti ve iyi hissedebilmem için kesin bir değişim gerekiyordu, bunu biliyordum. Fakat bilmediğim şey; bu değişimi bir X kişisinin değil benim sağlamam gerektiğiydi.
İnsanlar yaşamlarını alıştıkları gibi devam ettirmeye meyillidirler. “Bildiğim yol en kestirme yoldur” cümlesi sadece trafikte geçerli değil anlayacağın. Geçmişin, kişiliğin seni nasıl davranmaya alıştırdıysa iyi ya da kötü demeden tek bildiğin yol bu olduğu için ona sıkıca sarılıyor ve geri kalan ihtimalleri aklının ucundan bile geçirmiyorsun. Bilinmeyen her zaman endişe verir, bu çok genel bir yargı. Fakat belki de bu bilinmeyen, bildiğimiz tüm yollardan daha aydınlık bir yere götürecek bizi ve bunu öğrenmenin tek yolu da o yola girmekten, değişimi denemekten geçiyor. Bir düşün bakalım, değişmekten korkuyorsun ama her zaman geçtiğin o yollardan da memnun değilsin. Yani elinde tutunacağın mantıklı bir kanıtın yok aslında, seni orada tutan şeyin tanıdığını, bildiğini yaşama arzusu olduğunu fark et. Değiştirmek istediklerin var fakat bunun için senin değil “o” ya da “bunun” değişmesi gerektiğini düşünüyorsun, üstelik “Ben zaten elimden geleni yapıyorum, daha ne yapacağım?” gibi kendi sırtını sıvazladığın cümlelerin de var cepte. Aslında bu cümleler sana korkunla başa çıkma gücünü ve arkalarına sığınıp değişimden kaçabilmeni sağlıyor desem, ne dersin? Ayrıca bu cümleleri tercüme edecek olursam da “Nasıl değişeceğimi, nasıl yapacağımı bilmiyorum. Oldu ki değiştim, bunu başarmaktan da korkuyorum. Ya sahiden değişirsem? Bu değişime nasıl adapte olacağımı, nasıl başa çıkabileceğimi, durumu nasıl yöneteceğimi bilmiyorum.” demek oluyor. Bildiğin sen olmak daha kolay ve değişim sancılı bir süreç, kabul ediyorum. Ancak bildiğin senden zaten memnun değilsen ne kaybedeceksin, denemekten ne çıkar? Bu cümleleri hayatımın büyük bir bölümünde “iyi ve kötü” gibi iki sonuçtan birini elde edebileceğim kararlarımı “Ya kötüsü olursa?” diye ertelemeyi, nötrde kalmayı ve hayatı geçiştirmeyi tercih eden bir insan olarak yazıyorum buraya. Seni değişmekten alıkoyan şeyin konfor alanında kalma isteğin olduğunu anladığında değiştirmek istediklerinin bir başkasının değil; tam olarak senin müdahalene ihtiyacı olduğunu da anlayacaksın.
İnsan konuşmayı seven fakat laftan anlamayan bir varlıktır. İnsanlara beklediklerini, istediklerini saatlerce dil dökerek anlatamayacağını anlamış olmalısın. (Evet, ben de o dilinde tüy kalmayanlardanım. :) ) İnsanların sana göstermelerini istediğin tavrı belirleyecek olan senin tutumlarındır. (Sosyopatlar konumuz dışında. Onlarla uzmanlar ilgilenmeli, siz değil.) Karşı taraftan seni anlamasını, sana daha farklı davranmasını beklemek sınırını başkalarının çizmesini beklemektir ve çoğunlukla kimse karşısındaki için doğru sınırlamayı yapamaz. Sen insanların sana nasıl davranmalarını istiyorsan bunu davranışlarınla ortaya koymak, sınırlarını kendin belirlemek zorundasın. Uzun uzun anlatmaya çalıştıklarını sadece tutarlı davranışlar halinde sunduğunda insanlardaki değişimi fark edeceksin. Değişim önce kendinde başlar, sonra çevrene yayılır. Yani demek istiyorum ki birine bir şeyi milyonlarca kez yapma demiş olabilirsin, bir kere de yapmadığı şeyin senin için ne kadar önemli olduğunu göster ona. Anlatma. Göster. Şakalaşmaya bayılan o arkadaşına bundan hoşlanmadığını anlatmaya çalışma mesela, muhatap olmayı kes. Gerçekten arkadaşınsa ve bunun senin için önemini kavrayabiliyorsa davranışlarına, sözlerine dikkat edecektir çünkü bundan ne kadar rahatsız olduğunu şimdi biliyor, önceden sadece dinliyordu ve davranışını tekrarlamaması için hiçbir kanıtı yoktu. Artık var. Bu uzaklaşma çözüm olmadıysa bırak kalıcı olsun. Sen sana saygı duymayan insanların arkadaşlığına ihtiyaç duymayacak kadar değerlisin. Bu günlük ve basit bir örnekti sadece. Şimdi hayatında seni neler rahatsız ediyor, nerelerde özel alanında açıklar bırakıyorsun ve insanlar bunu isteyerek ya da istemeyerek nasıl kullanıyor irdele bakalım. Sonuçlar şaşırtıcı olacak, şimdiden söyleyeyim. :)
Aslında bir şeyler bizler için çok basitken farkında olmadan kendi hayatımızı kendimize zorlaştırıyoruz. Buna neden olan istemeden de olsa kulak astığımız “Hakkımda ne düşünülür?” kaygısı çoğu zaman ve bunu besleyenler de dayatılanlar, alışmış oldukların, genel geçer doğrular, yetiştirilme tarzın derken bu liste böööyle uzuyor gidiyor. Hayatının doğrularını kendine ve başkalarına zarar vermeyecek yöntemlerle sadece sen seçebilirsin. Çünkü bu hayat senin, ikinci bir kez yaşamak ya da “aman ben beğenmedim yea bu sürümü” deyip herhangi birine postalamak gibi bir imkanın yok. Kendini boğmayı, hayatını zorlaştırmayı önce sen bırak ki insanlar da buna ayak uydurabilsin. Unutma, kendini önce sen sevecek, kendine önce sen saygı duyacak ve değer vereceksin. Senin değer vermediğine, saygı duymadığına bir başkasından saygı duymasını, desteklemesini, değerli hissettirmesini bekleyemezsin. Değişim üzerine daha çok düşün ve objektif olarak yaklaşmaya çalış. Sonuçları bilemezsin elbette ama seni besleyebilme ihtimali varsa denemeye değer olmalı. Değişim seni büyütecek, geliştirecek, daha da eşsizleştirecek. Önce kendin için değiş, sen iyi olunca ve istediğini bilince çevrendekiler de buna adapte olacak ve istediklerini verecekler. Değişim yeni insanlar da kazandıracak belki sana, hayatındaki insanları da kaybettirecek. Sen bunları değil sana katacaklarını düşün. Kimseyle doğmadık, kimseyle ölmeyeceğiz. Bizi anlayan, değer veren, gerçekten seven herkes hayat yolculuğunda koşullar ne olursa olsun yanımızda kalmaya ve bizi desteklemeye devam edecekler zaten, diğerlerini serbest bırak gitsinler. Sana ve insanlığa zararı dokunmayan değişimler konusunda katı olmaman, seni büyütebileceğini aklından çıkarmaman ve değişimin önemini unuttukça gelip okuman dileğiyle. :)
(Sevgiler, kendin.)
// Yazılanların hiçbiri sadece size değil elbette.
Korkularımla yüzleşmemde, kendimi tanımamda çok büyük katkısı olan ve geride bıraktığım 23. yaşımı, 23 yılımı anlamlı kılan Gurbet Koç’a kucak dolusu sevgilerimle.
Comments