Öncelikler
- Şeyma Demirci Yıldırım

- 24 Oca 2021
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 28 Mar 2021

Günler birbiri ardına giderken hepimizin hayatında öyle ya da böyle kalıplaşmış bazı aktiviteler, planlar var. Kimi güne bir bardak keyif kahvesiyle başlarken kimisi önce başkaları için bir sofra kurma planıyla yatağından ayrılıyor. Kimi tüm gününü kendi kurduğu düzene göre yaşarken kimisi de gün iki katına çıksa da bu zamanı yapacaklarına yetiremeyecekmiş gibi hissediyor. Herkesin şartları farklı olsa da hepimizin hayatta halletmesi, düzene koyması gereken işleri, zaman ayırması gereken sevdikleri, kendi için yapmak istedikleri vardır. Aşağı yukarı hepimizin hayat gayesi bir yerlere yetişmek, bir şeyleri halletmekse nasıl oluyor da kimimiz hayat düzenini böylesine oturtmuşken kimimiz hiçbir şeye yetişemiyor, parçalara ayrılıyor ama yine de işin içinden çıkamıyor? Üstüne üstlük yeterli başarıyı elde edemediği her şey için özsevgisini, özsaygısını da gitgide kaybediyor ve mutsuzlaşıyor?
Hayatını yoluna koymuş, bir düzen oturtmuş, gününü kendine yetirebilen insanlar gözümüzde robotlaşmış, her günü öncesinden kesinlikle değiştirilmeyecek şekilde planlanmış insanlarmış gibi lanse edilse de durum hiç de böyle değil. Yıllarını, aylarını, haftalarını ve hatta günlerini planlamak sanıldığı kadar zor ya da sıkıcı da değil üstelik. Hayattan hepimizin bekledikleri, başarmak istedikleri var. Fakat hayat konforun yapılan planlarını gerçekleştirebilmenden ibaret değil; planlarını akışa adapte edebilmendir. Kurduğun planın tek bir yolu varsa hayat karşına bir engel koyduğunda elbette gidecek başka yolun kalmayacak ve hedefine ulaşamayacaksın. Fakat ona uyum sağlayabilir, diğer yolları da gözden geçirebilir, ani dönüşlere açık olabilirsen karşılaştıklarınla uyum sağlaman o kadar kolaylaşacaktır. Elbette hayatı tek kişilik yaşamıyoruz, birilerinden, bir şeylerden etkileniyoruz ve her şey planladığımız gibi gitmiyor. Kendini şartlara “şartlamamalı”, ne kadar değişken olursa olsun o şartlara uyum sağlayabilmeli, gerektiğinde yolunu değiştirebilmelisin. Örneğin, yarın gitmeyi planladığın yer evine 30 dakikalık bir uzaklıktaysa varman gereken saatten 30 dakika önce çıkma evden, çünkü evren sana ayak uydurmak zorunda değil, sen ona uyum sağlamalısın. Belki yolda birilerinin kaza yapacağı tutacak, belki evden çıkmadan bir şeyler ters gidecek ya da ille her değişiklik kötü olmak zorunda değil ya, gitmeden bir hediye almak düşecek aklına. İşte hayatını yoluna koymuş insan olmak demek robot olmak değil; değişime adapte olabilen biri olmaktır. Hayatın bu akışına adapte olabilmek için de elimizde olması gerekenler var. Hedefler, planlar ve öncelikler gibi. Aşağı yukarı herkesin “olmak istiyorum, yapmak istiyorum” diyebildiği hedefleri, bunlara ulaşabilmek için “bu adımları izlemeliyim” diyebildiği planları vardır ancak birçok insanın bu planları uygulayıp hedeflerine ulaşamamasının, kendini yetersiz, işe yaramaz hissedip mutsuzluğa, umutsuzluğa kapılmasının en önemli nedeni önceliklerini belirleyememesidir. Bir önceki “Tecrübeler” yazımda bir yol haritası ve orada kullanacağın tecrübelere değinmiştim. Bu yazımda bahsedeceğim öncelikler de bu yol haritasının iskeleti olacak, hem de sen bu haritayı hayatının hangi alanına koyarsan oraya uyum sağlayıp işine yarayacak. Yaşamının genelinde de, eğitim ya da iş hayatında da, günlük koşturmanda da, insan ilişkilerinde de, yapmak istediklerinde de…
Her şeyden önce kendini kandırmayı bırakmanı istiyorum senden. “Ben elimden gelenin fazlasını yapıyorum, yine de olmuyor.” cümlesini, genelde elimden gelenin fazlasını hiç de yapmamam gereken konularda yaptığımı gördüğümde kendimi kandırdığımı anladım. Senin başkalarının hayatlarını ya da kendi hayatında çok da önemli olmayan seçenekleri öncelikler listenin en başlarına yerleştirip kendini hırpalaman, hayatını düzene sokmak için çabalaman, elinden gelenin fazlasını yapmana rağmen başarısız olman anlamına gelmiyor. Harcadığın çabanın yönü yanlışsa eğer şu an sarf ettiğin eforun kat kat fazlasını da sarf etsen hedeflediğin her neyse ona ulaşamayacaksın. Bu sebepten şu an ilk hedefin objektif bir öncelikler listesine sahip olmak olmalı. Dediğim gibi, bunu hayatının her alanına uygulayabilirsin. Birini iyi hissettirmek, ona iyi gelmek gibi hedeflerin varsa hayatta önceliğin kendin olmalı. Sen başkalarına yetmeye, yetişmeye çalıştıkça kendinden verdiğin ödünlerle tükenecek kimseyi de onca şeye rağmen %100 memnun edemeyeceksin. Bir düşün, aslında memnun etmek zorunda da değilsin. Sen iyi değilken zaten çevrendeki kimseye de iyi gelemeyeceksin. Bu sebepten mental, duygusal ve fiziksel olarak önceliğin sensin. Bu bencillik değil, bu olması gereken. Herkes bu bilinçte olsa kimsenin kimse için ekstra çaba sarf edip yıpranmasına gerek kalmayacak zaten. Günlük rutinlerine, gelecek hedeflerine, ilişkilerine, aklına gelebilecek her şeye bu bakış açısıyla bakabilirsen yaptığın planları, ulaşmak istediğin hedefleri gerçekçi bir öncelik sırasına oturtabilirsen günlerin de yetecek, ömrün de. Bitirmen gereken projenin teslimine 1 ay olması demek koca ayı gönlünce boş geçireceksin, sonlara yaklaştığında yaptığın o kalabalık plana uyamayıp yetişmeyecek diye delireceksin ve tüm işleri çorba edeceksin anlamına gelmiyor işte. Kısa ve öz çalışma saatlerine böldüğünde o 1 aya aslında kaç tane proje sığdırabileceğini göreceksin. Önceliğin zamanını akıllı cihazlarla, sosyal medyayla ya da arkadaşlarla boşa harcamak mı; elinden gelenin en iyisini kendini hiç zorlamadan o zaman dilimine sığdırmak mı, kendin seçeceksin. Yaptığın öncelikler listesi seni kendini suçlamaktan, yetersiz hissetmekten, endişeden, “zaten neyi başardın ki” gibi cümlelerinden uzaklaştıracak. Denemeye değer görünüyor. ☺
İnsan “insan” üzerine, kendi üzerine düşündükçe öyle çok “bug” yakalıyor ki. Aslında birçoğu çok küçük, gözden kaçan açıklar ama fark etmediğin müddetçe koca program, koca ömür yanlış işliyor işte. Kendi önceliklerini objektif bir bakışla “kendin” belirlemen, planlarını tüm aksaklıklara rağmen sürdürebilmen, hedeflerine ulaşabilmen ve sınırlarını konfor alanında zorlamanın tadına varman dileğiyle…







































Yorumlar